Beslenmenin saç ve tırnak üzerindeki etkileri

Derleme

Dermatoz Dergisi 2011 ; 2(4) : 411-415.

Beslenmenin Saç ve Tırnak Üzerine Etkisi

*Uzm. Dr. Zekayi KUTLUBAY, *Dr. Gürkan YARDIMCI, *Doç. Dr. Burhan ENGİN, *Prof. Dr. Server SERDAROĞLU

* İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı

ÖZET

Beslenmenin Saç ve Tırnak Üzerine Etkisi

Besinler aracılığıyla aldığımız vitaminler ve mineraller çeşitli

metabolik olaylarda önemli bir role sahiptirler. Bu bileşiklerin

eksikliğinde veya fazlalığında bazı sistemik bulgulara ek olarak

deri, mukoza, saç ve tırnak bulguları da görülebilir. Bu bulgulardan bazıları hastalıklara erken tanı konulmasında önemli rol

oynarlar.

Anahtar Kelimeler: Beslenme, vitaminler, mineraller, saç, tırnak

ABSTRACT

The Effect of Nutrition on Hair and Nails

Some of the vitamins and minerals, which we get through

the  nutrients, have an important role in various metabolic

processess. Skin, mucous membranes, hair and nail findings, in

addition to systemic symptoms can be seen in the deficiency

or excess of these compounds. Some of these findings play

important roles in early diagnoses of diseases.

Key Words: Nutrition, vitamins, minerals, hair, nail

Malnütrisyon özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir

sağlık sorunudur. Protein-enerji malnütrisyonu ve mikrobesin

eksikliği olmak üzere ikiye ayrılır (1).

Protein-Enerji Malnütrisyonu

Protein-enerji malnütrisyonu boy ve kilo ölçülerinin normal

değerinden daha az olduğu durumlar için kullanılan bir terimdir (2).  Marasmus ve  Kwashiorkor olmak üzere iki alt tipi

vardır (1).  Marasmus  genellikle 5 yaşından küçük çocuklarda

görülen, ön planda kalori eksikliği sonucunda oluşan üçgen

yüz, primer veya sekonder amenore, gergin karın, anal ve/

veya rektal prolapsus gibi klinik özellikler gösteren, deri altı

yağ dokusu miktarının azaldığı bir durumdur.  Kwashiorkor ise

anne sütüyle beslenmenin sona ermesinden sonra gelişen, protein eksikliğinin ön planda olduğu ve buna bağlı olarak yaygın

ödemin görüldüğü bir klinik tablodur. Hipoproteinemiye bağlı

olarak saç ve deri renginde değişme, anemi, hepatomegali,

letarji, immün yetersizlik eşlik edebilir ve erken yaşta ölüm

görülebilir (1, 2). Marasmus 5 yaşından küçük çocuklarda daha

sık görülürken Kwashiorkor anne sütünden kesildiği andan itibaren başlar. Bu hastalarda çinko, esansiyel yağ asitleri, selenyum ve A vitamini eksikliği de bulunabilir (1).

Marasmuslu çocukların saçları ince veya kırılgan olabilir. Telogen effluvium gelişmesiyle yaygın saç seyrekliği görülebilir.

Anoreksia nervosalı hastalardakine benzer özellikler gösteren

lanugo kıllarında artış görülebilir (1).

Kwashiorkor  hastalarında deri bulguları Marasmuslu hastalara

göre daha sık gözlenmektedir. Bu hastaların saçları kırılgan,

kuru, ince ve yumuşak olabilir. Kwashiorkor hastalığının karakteristik bulgusu saç renginde açılmadır (hipokromotrişi) (1).

McKenzie ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada malnütrisyonun saçlı deride melanin içeriğini azalttığı ve bunun saç

renginin açılmasına neden olduğu gösterilmiştir (1, 3).

Protein-enerji malnütrisyonlu hastaların saçlı derisindeki kıl foliküllerinin histopatolojik incelemesinde orta-şiddetli derecede

atrofi olduğu bildirilmektedir (1).

Mikrobesin Eksikliği

Mikrobesin eksikliği tüm dünyada yaklaşık iki milyar insanı etkilemektedir. Genel olarak dünyada 740 milyon insanda iyot

eksikliği, yaklaşık 2 milyar insanda çinko eksikliği, 1 milyar insanda demir eksikliği anemisi ve 250 milyon insanda A vitamini eksikliği bulunmaktadır. Demir, iyot, A vitamini ve çinko

eksikliği gelişmekte olan ülkelerde hala önemli bir halk sağlığı

problemi iken C, D ve B vitamini eksikliği son yıllarda oldukça

azalmıştır (2).

Demir

Demir eksikliği tüm dünyada en sık görülen beslenme

yetersizliği tablosudur (1, 4). 16-49 yaş arası kadınlarda demir

eksikliği prevalansı %12-16 arasında olup demir eksikliği anemisi görülme oranı %2-4 olarak belirtilmiştir. 50 yaş üstündeki

kadınlarda demir eksikliği görülme oranı %6-9 arasında iken

demir eksikliği anemisi görülme oranı yaklaşık %2’dir. 16-69 yaş

arasındaki erkeklerde demir eksikliği prevalansı %2 olup demir

eksikliği anemisi prevalansı %1’den daha azdır. 70 yaş üstü

erkeklerde ise demir eksikliği daha sık görülür. Demir eksikliği

prevalansı %4 olup demir eksikliği anemisi %2 oranında görülmektedir (4).

Demir eksikliğinin en önemli nedenleri diyetle yetersiz alım,

gebelikte ve küçük çocuklarda olduğu gibi ihtiyacın arttığı

durumların varlığı ve parazit infeksiyonlarına (kancalı kurt,

şistozomiyazis vs.) bağlı kronik kayıptır (2). H2 reseptör antago-412

Dermatoz 2011 ; 2(4) : 411-415.

Derleme

nistleri, proton pompa inhibitörleri, non-steroid antiinflamatuar ilaçlar gibi bazı ilaçlar da demir emiliminin azalmasına neden

olabilir (5). Anne sütünde de demir konsantrasyonu düşüktür

(6).

Demir eksikliğinde yaygın telogen saç dökülmesi görülürken

bunun hangi mekanizma ile gerçekleştiği bilinmemektedir.

Demir eksikliği ile saç dökülmesi arasındaki ilişkinin incelendiği

çalışmalarda demir eksikliğinin özellikle kadınlarda sikatrisyel olmayan alopesiye neden olduğu bildirilmiştir. Yine bu

çalışmaların bir kısmında demir eksikliği ile alopesi areata, androgenetik alopesi, telogen effluvium ve yaygın saç dökülmesi

arasında ilişki kurulmuşken (4, 7); bir kısmı bu görüşü desteklememektedir (8).

Demir eksikliğinde tırnak plağı merkezden çökerek konkav

bir şekil almaya başlar. Bu deformite kaşık tırnak (koilonişi)

olarak isimlendirilir (9). Kaşık tırnak (koilonişi) oluşumunun

mekanizması bilinmemektedir (10). Ancak demir eksikliği

anemisinde görüldüğünü bildiren yayınlar olduğu gibi (4, 5,

8, 10, 11), hemokromatozis tanılı bir hastada da görüldüğünü

bildiren yayınlar mevcuttur (12). Esansiyel bir amino asit olmayan sistin eksikliğinde ve hipertiroidi hastalarında da koilonişi

gelişebileceği bildirilmiştir (12).

Çinko

Yukarıda da belirtildiği gibi dünyada yaklaşık 2 milyar insanda

çinko eksikliği bulunmaktadır. Çinko eksikliğinin ana nedenleri

hayvansal besinlerden fakir diyet ile beyaz ekmek, makarna ve

pirinç ağırlıklı beslenmedir (2).

Eser elementlerden biri olan çinko karbonik anhidraz, süperoksit dismutaz, polimeraz ve kollajenaz başta olmak üzere hücre

bölünmesi, nükleik asit metabolizması ve koenzim olarak görev

yapan yaklaşık 300 enzimin fonksiyonu için gereklidir (13).

Çinko ince barsaklardan emilir (14). Çinko eksikliği genellikle

alım azlığında (çinkodan fakir yiyeceklerle beslenme), emilimin

bozulduğu durumlarda (akrodermatitis enteropatika, inflamatuar barsak hastalığı, ilaç kullanımı vs.), çinko kaybının arttığı

durumlarda (fistül, şiddetli diyare, yanıklar vs.) ve ihtiyacın

arttığı durumlarda (gebelik, yenidoğanlar vs.) görülebildiği gibi

konjenital timus defekti ve Down sendromunda nedeni belli olmadan da görülebilir (13).

Akrodermatitis enteropatika otozomal resesif kalıtımla geçen,

barsaklardan özellikle duodenum ve jejunumdan çinko emiliminin bozulmasıyla karakterize bir hastalıktır. Akral ve periorifisyel dermatit, alopesi ve diyare hastalığın triadını oluşturur.

Bütün bu semptomlar düşük serum ve plazma çinko düzeylerinde (<50µg/dL) oluşurken 1-3 mg/kg/gün dozunda çinko

takviyesiyle birkaç hafta içinde iyileşmektedir (15).

Anne sütündeki çinko düzeyi özellikle ilk 3 ayda çok yüksek

olmasına rağmen anne sütü ile beslenen yeni doğanlarda da

çinko eksikliği çok nadiren de olsa görülebilir (6).

Diüretikler, valproik asit ve penisilamin çinko seviyelerinin

azalmasına neden olabilen ilaçlardır (1).

Çinko eksikliğinde deride özellikle mukokutanöz bölgeleri etkileyen büllöz/püstüler dermatit, erozif dermatit, hiperkeratoz, deri atrofisi ve dekübitus ülseri görülebilmekle birlikte saç

dökülmesi de görülebilmektedir (11, 13). Çinkonun saç folikül-

üne nasıl etki ettiği bilinmemekle birlikte saç dökülmesi çinko

eksikliğinde sık görülen bir durumdur. Çinko eksikliğinde ilerleyici, sikatris bırakmayan, diffüz alopesi gelişen 4 yaşında bir

kız çocuğu bildirilmiş olmasına rağmen literatürde idyopatik

telogen effluvium tanılı hastalardaki serum çinko düzeyleri

ile normal popülasyondaki serum çinko düzeyleri arasında bir

farkın bulunmadığını bildiren yayınlar da mevcuttur (1).

Çinko ile tırnak hastalıkları arasında literatürde az sayıda

yayın bulunmaktadır. Çinko eksikliğinin onikoreksise neden

olduğunu belirtilmiş olmasına rağmen (16) artmış çinko alımı ile

ayak tırnağındaki çinko düzeyi arasında bir ilişkinin olmadığını

bildiren çalışmalar da bulunmaktadır (17).

Selenyum

Selenyum glutatyon peroksidaz enziminin yapısında bulunan

esansiyel eser elementlerden biridir (11, 18). Eksikliği düşük

doğum ağırlıklı bebeklerde ve total parenteral nütrisyonla

beslenen hastalarda görülebilir (1, 11, 19). Yiyeceklerde en fazla

bulunan formları selenosistein ve selenometiyonindir (20).

Selenyum eksikliğinde glutatyon peroksidaz enziminin hidrojen peroksit gibi maddeleri parçalama işlevi bozulur ve hücre

hasarı meydana gelir (11, 19, 20). Saçlarda çinko eksikliğine

benzer şekilde bozukluklar görülebilir. İlk tanı esnasında saç

dökülmesi ve psödoalbinizm en sık görülen bulgulardır (1).

Tırnaklarda ise Terry tırnağına benzer tırnak yatağı bozuklukları

ve tırnak yatağında beyazlama gösterilmiştir (19, 21).

Keshan hastalığı selenyum eksikliği sonucunda oluşan ve kardiyopatinin eşlik ettiği bir hastalıktır. Bu hastalarda kan ve saç selenyum düzeylerinde azalma mevcuttur (11, 21).

Selenyumun eksikliğinde olduğu gibi fazlalığında da saç

ve tırnak bozuklukları görülebilir. Serum ve idrar selenyum

düzeyi normal olan bir hastada saç dökülmesi ile tırnaklarda

grimsi-beyaz renkli transvers çizgilenmeler bildirilmiş ve bu

hastanın yapılan saç analizi sonucunda saç selenyum düzeyi

yüksek bulunmuştur. Her iki bulgu da selenyum toksisitesine

bağlanmıştır (22). Yine başka bir olguda selenyum fazlalığında

yaygın saç dökülmesi ve transvers lökonişi (Mees lines) gelişimi

de bildirilmiştir (23).

Bakır

Bakır oksidaz, hidroksilaz ve süperoksit dismutaz gibi metalloenzimlerin yapısında bulunur (11). Anne sütünde miktarı

düşüktür (6).413

Dermatoz 2011 ; 2(4) : 411-415.

Derleme

Wilson hastalığı bakırın özellikle karaciğerde, sinir sisteminde

ve diğer dokularda birikmesi sonucu meydana gelen, otozomal

resesif kalıtımla geçen bir hastalıktır. Bakırın birikimi doğumdan

itibaren başlar. Deri değişiklikleri her hastada bulunmaz veya

çok belirgin değildir. En dikkat çekici bulgusu tırnaklardaki mavi

lunuladır ve yaklaşık %10 hastada bulunur. Ancak bir çalışmada

Wilson hastalarının tırnaklarında %18,9 oranında beyaz çizgilenmeler saptanmışken mavi lunula hiç saptanmamıştır. Ayrıca

2 hastanın saçlarında seyreklik olduğu belirtilmiştir (24).

Biotin

Suda çözünen bir vitamin olan biotin hücrelerin normal fonksiyonunda, büyümesinde ve gelişmesinde önemli bir rol oynar.

Hücre içinde bulunan 5 karboksilaz enzimi için kofaktördür

(25). Biotin eksikliğinin otozomal resesif kalıtımla geçen genetik tipi vardır. Bu hastalarda saçlı deride terminal ve vellüs tipi

kıl folikülleri olmayabileceği gibi kaş, kirpik ve lanugo tüyleri

de bulunmayabilir (1). Uzun süreli parenteral beslenme, uzun

süre antikonvülzan ilaç kullanımı, aşırı alkol kullanımı, gebelik,

inflamatuar barsak hastalığı biotin eksikliğine yol açsa da edinsel tipi nadiren görülmektedir (1, 25). Epilepsi tedavisinde

kullanılan valproik asitin serum biotidinaz aktivitesini azaltarak

alopesiye yol açtığı ve bu bulgunun biotin replasmanı sonucu

gerilediği bildirilmiştir (26).

A Vitamini

A vitamini eksikliği genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük

çocuklarda ve hamile kadınlarda görülmektedir. Bu vitaminin

eksikliğinin ana nedeni sebze ve hayvansal besinlerden fakir diyettir (2). A vitamini eksikliğinde görülen esas bulgular gözlerle

ilgili olup deride görülen esas klinik tablo phrynodermadır (1).

Phrynoderma  sıklıkla Güney Doğu Asya’da görülen ve A, B, C,

E vitamini, riboflavin, protein-enerji malnütriyonu ile esansiyel

yağ asidi eksikliğinde görülebilen foliküler hiperkeratozun farklı

bir formudur (27). A vitamini eksikliği sonucu  phrynoderma

tanısı almış bir hastada saçların kaba, kuru ve dağınık olduğu

belirtilmiş ancak herhangi bir tırnak bozukluğu saptanmamıştır

(28).

Ayrıca A vitamini fazlalığında kırılgan tırnaklar ve diffüz alopesi

görülebilir. A vitamini fazlalığı sonrasında saçlı deri, aksiller ve

pubik kıllarda dökülme ile tırnak distrofisi gelişen bir olgu rapor

edilmiştir (1).

C Vitamini (Askorbik Asit)

Askorbik asit kollajen, karnitin ve dopamin sentezi için gerekli

olup insan vücüdunda sentez edilemez. Alım eksikliğinde 1 ila

3 ay içerisinde depoları azalır (1, 29). Eksikliğinde skorbüt adı

verilen tablo oluşur. Skorbüt her yaşta görülebilmekle beraber

yenidoğanlarda nadiren görülmektedir. Erişkin hastalarda

tanısal bir bulgu olan tirbuşon benzeri saç şekli çocuklarda nadiren görülür. 1 yaşında skorbüt tanısı almış bir kız hastada 8

hafta askorbik asit tedavisi sonrası tamamen iyileşen sikatrizan

olmayan, diffüz alopesi tablosu bildirilmiştir (30).

Niasin

Pellegra suda çözünen bir vitamin olan niasinin veya prekürsörü

olan triptofanın eksikliğinde meydana gelen, demans, diyare,

dermatit triadı ile karakterize olan bir hastalıktır. Genellikle kronik alkolizm, emilim bozukluğu, diyetle yetersiz alım sonucunda meydana gelir. Pellegra tanısı almış bir hastada yarı yarıya

tırnak distrofisi (half-and-half nail) bildirilmiştir. Yarı yarıya

tırnak, tırnak yatağının proksimal bölümünün beyaz, distal

bölümünün ise kırmızı-kahverengi olduğu bir tablodur. Kronik

böbrek hastalığı, Behçet hastalığı, sarı tırnak sendromu ve sitrüllinemi gibi durumlarda görülebilmekle beraber pellegrada da

görülebilir (31).

Esansiyel Yağ Asitleri

Esansiyel yağ asidi eksikliği linoleik asit, linolenik asit ve uzun

zincirli yağ asitlerinin eksikliğinde oluşur (1, 7). Bu yağ asitleri

stratum korneumun önemli bileşenleridir. Esansiyel yağ asidi

eksikliği protein-enerji malnütrisyonu olan çocuklarda, düşük

doğum ağırlıklı bebeklerde, emilim bozukluğu olanlarda ve

uzun süre parenteral yolla beslenenlerde görülür. Erişkinlerde

cerrahi operasyonları takiben gelişebilir. Esansiyel yağ asitlerinin eksikliğinde oluşan klinik tablolar çinko eksikliğinde

oluşan klinik tabloya benzerlik gösterir. Saç ve kaşlarda yaygın

seyrelme ve beyazlaşma görülür (1).

Karotenoidler

Karotenoidler bitkiler tarafından sentez edilirler. Meyve ve sebzelerde en çok beta-karoten bulunur. Tırnak üzerindeki etkileri

bilinmemekle beraber kronik idyopatik onikoliz tanısı almış iki

hastanın karotenden zengin yiyeceklerle beslenme sonrasında

iyileştikleri gösterilmiştir (32).

B12 Vitamini

B12 vitamini eksikliğinde saçlarda beyazlama, el ve ayak

tırnaklarında koyu renkli yatay çizgilenmeler ve tırnak yatağında

solukluk olabilir (33).

Yeme Bozuklukları

Psikiyatrik kökenli bir hastalık olan yemek bozukluklarına

(anoreksiya nervoza ve bulumiya nervoza) eşlik edebilen deri

bulguları hastalığın ilk belirtileri olabilirler. Bu belirtiler erken

tanı koymak için önemlidir. Özellikle frontal bölgede görülen

yaygın alopesi hem anoreksiya nervoza hem de bulumiya nervozada görülmektedir. Alopesinin nedeni protein eksikliğinde

görülen alopesinin mekanizmasına benzerlik gösterir. Saçlar

opak ve kırılgandır. Tırnaklarda ise frajilite, onikofaji ve buna

bağlı tırnak çevresinde lokal travma bulguları bulunur (34, 35).

Telogen effluvium anoreksiya nervosalı hastalarda çok sık görül-414

Dermatoz 2011 ; 2(4) : 411-415.

Derleme

ür ve beraberindeki protein-enerji malnütrisyonuna bağlıdır.

Normalde %10 olan telogen evredeki kıl folikülü oranı telogen

effluviumda %30’a çıkmıştır. Pull test genellikle pozitiftir ve patolojik incelemede telogen kıl folikülü sayısında artış görülür.

Tırnak distrofisi protein-enerji malnütrisyonu, B12 vitamini,

demir, folat, çinko, kalsiyum, magnezyum ve fosfor eksikliği

sonucunda sık görülür ve onikomikozdan ayrımı zorlaştıran

tablolara yol açabilir. Kıl şaftının kendi ekseni etrafında 3600

dönmesiyle meydana gelen ve  pili torti olarak adlandırılan kıl

şaftı anomalisi anoreksiya nervoza hastalarında nadir de olsa

görülmektedir (9).

İlaç kullanımı

Doksisiklin kullanımı sonrasında el tırnaklarında ağrısız kahverengi renk bozukluğu gelişen bir çocuk hasta bildirilmiştir

(36).

Tırnak Bozuklukları İle Beslenme İlişkisi

Kromonişi lunula, tırnak yatağı ve tırnak plağında görülebilen

renk değişikliğine (beyaz hariç) verilen isimdir (37). Beyaz renk

değişikliğine lökonişi denir. Longitudinal melanonişi tırnak

plağında melanin üretiminin artışına bağlı olarak gelişir. Malnütrisyon, D ve B12 vitamini eksikliğinde ve hemokromatoziste

görülebilir (16).

Splinter hemoraji tırnak yatağı damarlarındaki kanın damar

dışına çıkması sonucunda oluşan longitudinal yerleşimli ince

çizgilerdir (38, 39). Skorbüt ve hemokromatoziste görülebilir

(16).

Onikoliz tırnak plağının distal ve/veya distal lateral kenarının

tırnak yatağından ayrışması sonucunda oluşan bir klinik durumdur. Psoriasis, onikomikoz, hipertiroidi gibi altta yatan bir

hastalığa bağlı olarak gelişebileceği gibi bazen herhangi bir

etyolojinin saptanamadığı durumlarda bulunmaktadır. Bu durumda kronik idyopatik onikoliz olarak tanımlanır (32). Demir

eksikliği anemisi, pellegra ve Cronkhite-Canada sendromunda

da görülebilir (16).

Transvers lökonişi tırnak plağındaki yatay, opak, beyaz çizgilerdir. Pellegra, kalsiyum düşüklüğü, akrodermatitis enteropatika

ve hemokromatozis görülebildiği hastalıklardır (16).

Çomak parmak proksimal tırnak plağı ve tırnak yatağı

arasındaki açının 1800 den fazla olmasıdır. Fosfor, arsenik, alkol,

civa veya berilyum zehirlenmesinde, A vitamini fazlalığında ve

kretenizmde görülebilir (16).

Koilonişi esas olarak demir eksikliği anemisinde görüldüğü gibi

riboflavin eksikliğinde, pellegrada ve C vitamini eksikliğinde de

görülebilir (16).

Beau çizgileri tırnak plağı üzerindeki yatay oluklanmalardır. Protein eksikliğinde, pellegrada, düşük kan kalsiyum düzeylerinde,

kronik alkolizmde ve arsenik toksisitesinde görülebilir (16).

Onikomadezis tırnak plağının proksimal kısmının tırnak

yatağından ayrışmasıdır (40). Arsenik ve kurşun zehirlenmesinde görülebilir (16).

Onikoreksis genellikle yaşlılarda görülen longitudinal çizgilenmedir (41). Demir eksikliği anemisi, arsenik zehirlenmesi ve

çinko eksikliğinde görülebilir (16).

Trakionişi opak, pürüzlü yüzeyli ve longitudinal sırtlanmaları

olan tırnak bozukluğudur. Genellikle yaşlılarda görülür (16).

Kaynaklar

1. Goldberg LJ, Lenzy Y. Nutrition and hair. Clin Dermatol 2010; 28:

412-419.

2. Müller O, Krawinkel M. Malnutrition and health in developing countries. CMAJ 2005; 173: 279-286.

3. McKenzie CA, Wakamatsu K, Hanchard NA, Forrester T, Ito S. Childhood malnutrition is associated with a reduction in the total melanin content of scalp hair. Br J Nutr 2007; 98: 159-164.

4. Trost LB, Bergfeld WF, Calogeras E. The diagnosis and treatment of

iron deficiency and its potential relationship to hair loss. J Am Acad Dermatol 2006; 54: 824-844.

5. Clark SF. Iron deficiency anemia. Nutr Clin Pract 2008; 23: 128-141.

6. Dórea JG. Zinc deficiency in nursing infants. J Am Coll Nutr 2002;

21: 84-87.

7. Rushton DH. Nutritional factors and hair loss. Clin Exp Dermatol

2002; 27: 396-404.

8. Bregy A, Trueb RM. No association between serum ferritin levels

>10microg/l and hair loss activity in woman. Dermatology 2008; 217:

1-6.

9. Tyler I, Wiseman MC, Crawford RI, Birmingham CL. Cutaneous manifestations of eating disorders. J Cutan Med Surg 2002; 6: 345-353.

10. Marks J, Shuster S. Anaemia and skin disease. Postgrad Med J 1970;

46: 659-663.

11. Fleming CR. Trace element metabolism in adult patients requiring

total parenteral nutrition. Am J Clin Nutr 1989; 49: 573-579.

12. Al-Dabbagh TQ, Al-Abachi KG. Nutritional koilonychia in 32 Iraqi

subjects. Ann Saudi Med 2005; 25: 154-157.

13. Yanagisawa H. Zinc deficiency and clinical practice—validity of zinc

preparations. Yakugaku Zasshi 2008; 128: 333-339.

14. Saper RB, Rash R. Zinc: an essential micronutrient. Am Fam Physician 2009; 79: 768-772.

15. Schmitt S, Küry S, Giraud M et al. An update on mutations of the

SLC39A4 gene in acrodermatitis enteropathica. Hum Mutat 2009; 30:

926-933.415

Dermatoz 2011 ; 2(4) : 411-415.

Derleme

16. Cashman MW, Sloan SB. Nutrition and nail disease. Clin Dermatol

2010; 28: 420-425.

17. Gonzalez A, Peters U, Lampe JW, Satia JA, White E. Correlates of

toenail zinc in a free-living U.S. population. Ann Epidemiol 2008; 18:

74-77.

18. Gao S, Jin Y, Hall KS et al. Selenium level is associated with apoE epsilon4 in rural elderly Chinese. Public Health Nutr 2009; 12: 2371-2376.

19. Ishida T, Himeno K, Torigoe Y et al. Selenium deficiency in a patient

with Crohn’s disease receiving long-term total parenteral nutrition. Intern

Med 2003; 42: 154-157.

20. Yoshizawa K, Ascherio A, Morris JS et al. Prospective study of selenium levels in toenails and risk of coronary heart disease in men. Am J

Epidemiol 2003; 158: 852-860.

21. Kien CL, Ganther HE. Manifestations of chronic selenium deficiency

in a child receiving total parenteral nutrition. Am J Clin Nutr 1983; 37:

319-328.

22. Lopez RE, Knable AL Jr, Burruss JB. Ingestion of a dietary supplement resulting in selenium toxicity. J Am Acad Dermatol 2010; 63: 168-

169.

23. Sutter ME, Thomas JD, Brown J, Morgan B. Selenium toxicity: a case

of selenosis caused by a nutritional supplement. Ann Intern Med 2008;

148: 970-971.

24. Seyhan M, Erdem T, Selimoğlu MA, Ertekin V. Dermatological signs

in Wilson’s disease. Pediatr Int 2009; 51: 395-398.

25. Said HM. Cell and molecular aspects of human intestinal biotin absorption. J Nutr 2009; 139: 158-162.

26. Schulpis KH, Karikas GA, Tjamouranis J, Regoutas S, Tsakiris S.

Low serum biotidinase activity in children with valproic acid monotherapy. Epilepsia 2001; 42: 1359-1362.

27. Maronn M, Allen DM, Esterly NB. Phrynoderma: a manifestation of

vitamin A deficiency?… The rest of the story. Pediatr Dermatol 2005; 22:

60-63.

28. Chia MW, Tay YK, Liu TT. Phrynoderma: a forgotten entity in a developed country. Singapore Med J 2008; 49: e160-e162.

29. Christopher K, Tammaro D, Wing EJ. Early scurvy complicating anorexia nervosa. South Med J 2002; 95: 1065-1066.

30. Ragunatha S, Inamadar AC, Palit A, Sampagavi VV, Deshmukh NS.

Diffuse nonscarring alopecia of scalp: an indicator of early infantile scurvy? Pediatr Dermatol 2008; 25: 644-646.

31. Cakmak SK, Gönül M, Aslan E et al. Half-and-half nail in a case of

pellegra. Eur J Dermatol 2006; 16: 695-696.

32. Hsu MM, Huang YR. Chronic onycholysis dramatically responds to

enhanced intake of carotene-rich food. Br J Dermatol 2002; 147: 389-391.

33. Niiyama S, Mukai H. Reversible cutaneous hyperpigmentation and

nails with white hair due to vitamin B12 deficiency. Eur J Dermatol 2007;

17: 551-552.

34. Glorio R, Allevato M, De Pablo A et al. Prevalence of cutaneous manifestations in 200 patients with eating disorders. Int J Dermatol 2000; 39:

348-353.

35. Gupta MA, Gupta AK, Haberman HF. Dermatologic signs in anorexia

nervosa and bulimia nervosa. Arch Dermatol 1987; 123: 1386-1390.

36. Akcam M, Artan R, Akcam FZ, Yilmaz A. Nail discoloration induced

by doxycycline. Pediatr Infect Dis J 2005; 24: 845-846.

37. Roh M, Lee J, Lee K. A case os chromonychia with hyperbilirubinemia. J Eur Acad Dermatol Venereol 2007; 21: 127-128.

38. Saladi RN, Persaud AN, Rudikoff D, Cohen SR. İdiopathic splinter

hemorrhages. J Am Acad Dermatol 2004; 50: 289-292.

39. Fawcett RS, Linford S, Stulberg DL. Nail abnormalities: clues to systemic disease. Am Fam Physician 2004; 69: 1417-1424.

40. Poretti A, Lips U, Belvedere M, Schmitt B. Onychomadesis: a rare

side-effect of valproic acid medication? Pediatr Dermatol 2009; 26: 749-

750.

41. Salem A, Gamil H, Hamed M, Galal S. Nail changes in patients with

liver disease. J Eur Acad Dermatol Venereol 2010; 24: 649-654.

Toplam 41 referans